LoL | Hikayeler Üzerine

Riot Ant In Oz, League of Legends resmi internet sayfası üzerinden yayınlanan geliştirici günlüğü ile oyunculara, oyun evrenindeki hikaye örgülerinden ve nasıl ortaya çıktıklarından bahsetti.

Yazının tamamını aşağıda okuyabilirsiniz:

Arkamızda bıraktıklarımız: Büyük ölçekli evrenlerde hikâye örgüleri

Kendim de dahil olmak üzere birçoğumuz LoL, Yıldız Savaşları, Unutulmuş Diyarlar, Warhammer 40K, WoW, Harry Potter, Marvel evreni, vb. gibi ilgi duyduğumuz şeyleri tam bir saplantı hâline getirebiliriz. Bunların hepsi hatırı sayılır bir derinlik, tarih, hikâyeler ve hayran olduğumuz (ya da nefret ettiğimiz) karakterler içeren muazzam ve zengin evrenlerdir. Kendi adıma konuşmak gerekirse, bu tür evrenlerin beni gerçekten içlerine çekmelerinden hoşlanırım.

Birçoğunuz ne demek istediğimi anlamışsınızdır.

Targon

 

Derinlere doğru bir yolculuk

Bence bu evrenleri sevmemizin en önemli nedeni derinlere indikçe keşfedecek daha fazla şey bulmamızdır. En azından kendi adıma konuşmak gerekirse beni çeken şey tam olarak da budur. Hikâyelerin içine her girişimde beni sürükleyip götürecek yeni noktalar, tarih ve olaylar hakkında yeni ipuçları, bir anlığına görünüp kaybolan tuhaf canlılar ve hayal gücümün sınırlarını zorlayan geçmiş öyküleriyle karşılaşırım. Ayrıca, bu evrenler genellikle hayat doludur; hikâyeleri hiç durmaksızın oyunlar, çizgi romanlar, filmler, diziler ve benzeri şekillerde devam eder.

Yıllardır varlıklarından haberdar olduğumuz hikâye örgülerinin, fikirlerin ve geçmiş parçalarının sonunda karşımıza çıkması ise harika bir histir. Her ne kadar bunlar bazen sadece öylesine yazılmış satırlar olsa da, biz hayranlar bu satırlara sımsıkı sarılır, üzerlerinde sayısız tahmin yürütür, ne anlama geldiklerini anlamaya çalışır ve nihayet bir sonuca bağlandıklarında (ve bu sonuç bizim beklentilerimizi de karşılıyorsa) zevkten dört köşe oluruz.

Katliam Barakaları

Bu, benim Yıldız Savaşları: Yeni Bir Umut filminde sadece bahsi geçen Klon Savaşları’nın ne olduğunu sonunda öğreneceğimiz açıklandığında ya da 40K evreninde belli bir zamana kadar sadece bir efsane olarak görülmüş Horus İsyanı dönemini konu alan koca bir kitap serisi yayımlanacağını öğrendiğimde hissettiğim heyecana çok benziyor.

Yazarların neden bahsettiğinin bilincinde olmak; yani yapılan bir şakayı anlayabilmek, bahsedilen şeylerin ne olduğunu çözebilmek veya süregelen bir olayın önemini kavrayabilmek harika bir şey. Tıpkı bir filmin jenerik arkası sahnesinde kısacık bir süreliğine görünen ve sonraki bir filmde de karşımıza çıkabilecek bir karakterin tam olarak kim olduğunu ve bu sahnenin ne anlama gelebileceğini yanımızdaki kişiye “bu da kimdi?” diye sormamıza gerek kalmadan anlayabildiğimizde yaşadığımız his gibi.

Her ne kadar hikâye örgülerinin bir bir sonuca bağlandığını görmek tatmin edici olsa da, bütün hikâyeler sonuca bağlandığında bizi kendine çekecek çok az şey kalacaktır. Tek bir örgüyü takip eden hikâyelerde bu çok da sorun değildir; yazar, bazı detayları sadece doğru zaman geldiğinde size sunar. Örneğin Battlestar Galactica’da hangi mürettebat üyelerinin Cylon olduğunu zamanı gelmeden bilmenin tüm gerilimi bitireceği, ya da Hodor isminin hikâyesini zaten biliyor olmanın “o” sahnenin tüm etkisini yok edeceği gibi.

Ionia Pazarı

 

Yan hikâyeler

Tabii ki büyük evrenlerde işler biraz daha farklı yürür. Bununla kastettiğim şey ise; hikâyenin tek bir yerden anlatılmaktansa (mesela sadece tek bir kitap serisi gibi), birçok farklı ortam üzerinden (mesela oyunlar, çizgi romanlar, romanlar gibi) parça parça anlatılmasıdır.

Birer örnek olarak Harry Potter (tek bir yerden anlatım) ve Marvel evreni (bazı hikâyelerin farklı şekillerde ve tekrar tekrar anlatılabildiği büyük bir bütün) verilebilir. League of Legends’ı geliştirme şeklimiz ise büyük ölçüde ikinci kategoriye girer. Bu türden anlatımlarda tek bir ortak hikâye üzerinde yoğunlaşmaktan ziyade dünya ve karakterler konu alınır ve bu da sonsuz sayıda hikâye anlatılabileceği anlamına gelir. Birden fazla karakter veya bölgeyi birleştiren bazı büyük konular işlense bile (mesela Marvel Sinematik Evreni’nin Sonsuzluk Taşları gibi), hikâyeler karakterler üzerinden ilerler. Büyük ve devam eden bir hikâye evreninde henüz bir sonuca ulaştırılmamış hikâye örgüleri olması kesinlikle harika bir şeydir.

Shurima Sarayı

Evrenin geçmişine ve hikâyelerine önceden işlenmiş bu çıkış noktaları, yazarlar için de bulunmaz bir fırsattır; çünkü onlar için bitmek tükenmek bilmeyen bir kaynak oluştururlar. Sadece küçücük bir konuşma ya da bir kısa hikaye için ilham verebilecekleri gibi, harika hayran kurguları ya da destansı roman serileri için de bir başlangıç olabilirler.

Her ilginç kısa bilgi, keşfedilmemiş hikâye örgüsü veya evrenin tarihinden küçük bir olay yeni bir hikâyenin temelini oluşturabilir. Bu hikâye örgüleri ve başlangıç noktaları uygun bir ortamda tamamen çözümlenebileceği gibi, bazı büyük gizemler kendilerine yakışır bir şekilde ortaya dökülebilecekleri bir zamana saklanabilir. Bazıları ise herhangi bir sebepten ötürü asla tam olarak açıklığa kavuşmaz (karakterin hikâyesinin önemli bir bölümünü oluşturmadıkları sürece de bu pek sorun oluşturmaz).

Bu sonuca bağlanmamış hikâye örgüleri hedef kitle üzerinde ilgi ve merak uyandırırken; ileride gelişecek büyük olaylara dair küçük ipuçları da, daha derin ve zengin bir tarihin varlığının göstergesi olabilir. Ayrıca, orada bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen, hikâyelerle dolu bir dünya olduğuna da işaret ederler. Son olarak, hedef kitleye hangi hikâye örgüleriyle ilgilendiklerini belirtebilmeleri için bir fırsat sunarak yazarlara neler üzerinde yoğunlaşmaları gerektiğini daha iyi bir şekilde gösterirler.

Shurima

Çok fazla hikâye örgüsü oluşturup üzerlerinde asla çalışmamak ise kesinlikle uzak durulması gereken bir durumdur. Böyle bir durum can sıkıcı olmasının yanında, hem hedef kitle hem de hikâyenin evreni üzerinde kötü etkiler bırakacaktır. Tüm bu işaretler ve ipuçlarının ardında aslında hiçbir şey yokmuş gibi hissedilmesine ve verilmek istenen şeyin sadece içi boş bir derinlik hissi olduğunun düşünülmesine sebep olabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise, bu hikâye örgülerinin gereğinden uzun bir süreliğine havada bırakılmamasıdır. Keza hikâye örgülerini süresiz olarak havada bırakmak, üzerlerinde asla çalışılmayacağının düşünülmesine neden olabilir. Bu da hikâye evrenini hiçbir konunun çözüme ulaşmadığı, durgun bir hâle getirir.

 

League of Legends’daki Hikâye Örgüleri

Geçtiğimiz yıl boyunca Riot olarak hikâyelerimizin geri planına daha fazla hikâye örgüsü eklemek için özel bir çaba harcarken, ayrıca uzun bir süredir keşfedilmeyi bekleyen bazı hikâye örgülerini de (sayılarının baya fazla olduğunun farkındayız) bir sonuca bağlamaya başladık.

Tohumlarını attığımız birçok hikâye örgüsü; yeni şampiyon geçmişlerimiz, şampiyon hikâyelerimiz, şampiyon seslendirmelerimiz, kısa hikâyelerimiz, animasyonlarımız ve oyunda da görebileceğiniz güncellenmiş görsellerimiz ile birlikte bir bir ortaya çıkmaya başladı. Bu hikâyelerin birçoğuna geri dönmek kesinlikle istediğimiz bir şey olsa da, bazılarını başkalarına da ilham kaynağı olabilmeleri için ucu açık bir şekilde bırakıyoruz.

Bununla birlikte, uzun zamandır bir sonuca bağlanmamış hikâye örgülerini de bir sonuca kavuşturmak için çalışmaktayız. Örneğin, Hırçın Dalgalar: Hesaplaşma hikâyemizde Twisted Fate ve Graves’in öyküsünün ilerleyişini keşfettik ve aralarındaki ilişkinin bir sonraki aşamasına doğru yola çıktık.

Benzer şekilde, Miss Fortune’un ailesini o daha bir çocukken öldüren kişinin kim olduğunu ve intikamının nasıl geliştiğini keşfettik. Sonrasında ise hikâyenin bir sonraki aşamasına Gölge ve Talihhikâyemizde tanık olduk. Bu hikâye örgüleri bir sonuca bağlanmış olsa da, başka hikâyelere ve olaylara bir başlangıç noktası oluşturabilecek ipuçlarını da aralara serpiştirmeyi ihmal etmiyoruz.

Daldaki Kuş ve Soy hikâyelerimiz ise tarihi ileriye taşıdı ve bizi Shurima’da gerçekleşecek bazı çekişmelere yaklaştırırken, oyunun dünyasını daha iyi bir şekilde tanımamızı sağladı. Aynı zamanda, Mahvolmuş Kral’ın Gölge Adalar’ı oluşturmasının hikâyesi Kalista ve Hecarim gibi şampiyonların geçmişleri ve Prensin Ağıdı şiiriyle yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Bilgewater

Tabii ki daha kat etmemiz gereken çok yol var ve keşfetmek için sabırsızlandığımız yığınla hikâye örgüsü (Caitlyn’in izini sürdüğü gizemli “C” kim? Diğer Darkinler nerede? Freljord iç savaşını kim kazanacak? Diana ve Leona sonunda karşılaştıklarında ne olacak? Illaoi ve Gangplank tekrar bir araya gelebilecek mi? Renekton deliliğinden kurtularak kardeşi Nasus’u öldürmekten vazgeçebilecek mi? LeBlanc’ın gerçek amacı ne? En önemlisi Ezreal Shyvana’nın bacağını öperse ne olur?! vs…) bizleri bekliyor.

Bütün hikâye örgülerinin bir çözüme kavuşması baya üzücü olurdu. Daha önce de belirttiğim gibi, sevdiğim hikâye evrenlerinin beni sürekli kendilerine çekmelerinin sebebi ortada her zaman keşfedecek bir şeylerin olmasıdır. Ancak biz, bazı gizemlerin çözülmesi ve bazı hikâyelerin ileriye taşınması arasında doğru bir denge yakalamak istiyoruz.

Büyük gizemlerin ve hikâye örgülerinin birçoğu çözüme kavuşacak ve bizi nelerin beklediğini öğrenmek için sabırsızlanıyorum. Hikâyemizi ileriye taşımak gerçekten istediğimiz bir şey. Çünkü Runeterra’nın durgun bir hâle gelmesini istemiyoruz. Bazı hikâyeleri uygun zaman gelene dek saklayacağız, çünkü tersini yapmak bazı harika anların tadını kaçırmak anlamına gelirdi. Bazılarını ise bir gün tekrar keşfetmek üzere hazırda bekleteceğiz.

League of Legends evreni harika karakterler barındıran, olağanüstü bir yer ve daha anlatacak çok hikâyemiz var…

Bu yazıyı arkadaşlarınla paylaş!